Kağıttanmış kederi kelimelerin, boşluğun acısı cümleden ince
ağacın kederi yapraklarından
aşklar yerle bir oluyor gazelden önce
Yağmurun kederi mırıldandığı şeyler
ahşap hanesine bir yetim düşünce
yerleşmeden çıksa evsiz
yerleşip kalsa yersiz
benim şiirden başka kederim yoktur
- şiirde tren yok
bu ne kederdir?
öleceği zaman hayvanlar gibi
saklanmak istiyor ya insan
saklanacak bir yeri olmalı
aşka, çocukluğa, anneye, şiire
ve eksik ölür insan
suyu görünce taşmak istiyor
onun bir bardağı var benim hiç kimsem
...
Bir dize daha olacaktı burada ama
aklım suya gitti, unuttum
gözler var aramızda
Hasan'ın gözleri
Selahattin'in gözleri
Ece'nin gözleri
Seyhan'la konuştuk da
Ece gibi bakmış sana doğru
onun babası da
' beni bırakma' der gibi
çocukluğuna baktı babam da
Gözler dolaşıyor ruhumuzda
çarpmayın bakarken
kırmayın geçerken
o gözler bizim şiirimiz
sıcacık ekmeğimiz
ta çocukluktan kalma
o gözler hem çocuk hem baba
anne ağladığında gördüm
çocuğun büyüdüğünü
hayvan ağladığında
ağacın küstüğünü duydum
Dağlar dikine gidiyor
bunda bir his var
Hangi yalana inanacığını şaşırdıkça
yalnızca inanmaya inanıyor insan
ve hiç bir yalan kalmıyor sonunda
herşeyin gerçek olduğundan başka
Eski yazıda;
'yüz' yazmak resimdi
'göz' yazmak aşk
ve şiir derlerdi ' söz yazmaya'
öyleyse bir ilgisi olmalı
'güz' yazmanın kalple
ve 'yaz' ı çocuklukla
yazmanın
Sabah çok zordur
şiirden de zor
Bir gülü taşıyamadım dostuma şımarır diye
Haydar Ergülen
(Keder gibi ödünç / yasakmeyve)