Sayfalar

Hayata Dönüş değil ''Tufan'' planmış / İsmail Saymaz

Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 tutuklunun öldüğü, 55’inin de yaralandığı ‘Hayata Dönüş Operasyonu’na ilişkin, tam 11 yıl boyunca savcılıktan saklanan ‘Tufan’ adlı müdahale planı, nihayet gün yüzüne çıktı. ‘Tufan Planı’nın, ölüm orucunun bitirilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı ile koordineli biçimde aydınların tutuklularla masaya oturduğu günlerde hazırlandığı anlaşılıyor. Dava açılana kadar isimleri savcılıktan saklanan askeri birliklerin, müdahaleden önce isim isim ve kan gruplarına kadar kaydedildiği de ortaya çıktı. Plandan yıllardır ‘Kamera kaydı yok’ diyen askerin operasyonu görüntüye aldığı da anlaşılıyor.
Cezaevlerinde F Tipi’ne geçiş için 19 Aralık 2000’de 20 ayrı cezaevinde eşzamanlı biçimde Hayata Dönüş Operasyonu yapılmıştı. Bayrampaşa Cezaevi’ndeki müdahalede 12 tutuklu ve hükümlü öldürülmüş, 55’i yaralanmıştı. Operasyon sonrasında başlatılan soruşturma, jandarmanın isim bildirmeme, bilgi ve döküman paylaşmama gibi engellemeleri nedeniyle tam 10 yıl sürmüştü. Bu nedenle hiçbir rütbeliye ve ölümlerin gerçekleştiği C Koğuşu’na giren Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı ve Halkalı Komando Taburu’na dava açılamazken; fatura, tali görevdeki Elazığ Komando Taburu’nda görevli 39 ere kesilmişti. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Kasım 2010’da ilk duruşması görülen davada sanık erler kendilerinin Bayrampaşa’da değil, Ümraniye Cezaevi’ndeki operasyonda görevli olduklarını iddia etmişti.

Arşivde değilmiş!
İlk duruşmada mahkeme; Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı, İstanbul İl ve Bölge Jandarma komutanlıklarından operasyonun planını ve kamera kayıtlarını istedi. Jandarma Genel Komutanlığı, “Arşivimizde bulunmuyor” diye yanıt verince istek tekrarlandı. Bunun üzerine İl Jandarma Komutanlığı, 21 Mart 2011’de, birdenbire planı ‘bulup’ mahkemeye yolladı. Yazıda, “Arşivin yeniden tasnifi ile incelenmesi sonucunda ‘Bayrampaşa Cezaevi Özel Müdahale Planı’na rastlanmış olup arşivlenmesi gereken yer dışında olduğu görülmüştür” denildi.


Savcı Ali İhsan Demirel, soruşturma sürecinde, 8 Mart ve 29 Mayıs 2002’de bu planı ısrarla istemişti. Jandarmadan gönderilen yanıtta planın varlığına değinilmiş, plana göre nasıl hareket edildiği üstünkörü anlatılmış, hangi askeri birimlerin operasyona katıldığı ve kimlerce koordine edildiği belirtilmiş, fakat plan gönderilmemişti. Dosyaya giren planla 11 yıldır gizlenen gerçekler ortaya çıktı.

PLANIN ADI: Bayrampaşa Özel Müdahale Planı, ‘Tufan’ adını taşıyor. Bu operasyondan sorumlu komutanın dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş, yardımcısının dönemin Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanı (JKÖAK) Yarbay Burhan Ergin olduğu belirtiliyor. Sadece Yarbay Ergin hakkında soruşturma açılmış fakat ifadesi bile alınmadan hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Ergin, 17 Mart 2006’daki bir yazısında, ölümlerin meydana geldiği C Blok’a Astsubay Süreyya Yalçınkaya ve Astsubay Zafer Sabancı’nın girdiğini söylemişti. Fakat sonradan Sabancı’nın 1 Ağustos 2005’te şehit düştüğü, Yalçınkaya’nın 2002’de TSK’dan çıkarıldığı anlaşıldı. Operasyondaki isimler saklı tutuldu.

Bayrampaşa Davası’nın üçüncü duruşması bugün Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

ASKERLERİN KAN GRUPLARI DAHİ BİLİNİYORMUŞ
Planda, Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanı Yarbay Burhan Ergin’e bağlı JKAÖK, Halkalı Jandarma Komando Taburu ve Bayrampaşa Koruma Bölüğü’nün operasyonda görev aldığı belirtilerek “Operasyona iştirak edecek tüm personelin isim listesi ve kan grupları G-2 gününe kadar tespit edilecek” deniyor. Yani, operasyona katılan tüm isimler biliniyor. Böyle olduğu halde 10 yıl boyunca jandarma savcılığa isim bildirmemekte direndi. Savcı Demirel, 31 Mart 2003’te JKAÖK’ya yazısında, “Birçok defa yazılmasına rağmen soruşturmanın sürüncemede bırakıldığı anlaşılmıştır” diye isyan etti. JKÖAK yıllarca isimleri vermedikten sonra 2006’da “Altı yıl geçmiş olması sebebiyle operasyona kimlerin katıldığına dair belgeye rastlanılmamıştır” yanıtı vermişti. Yarbay Ergin ise “Operasyon plansız ve organizesiz geliştiğinden kayıt tutulmadı” yazdı.

KAMERA KAYDININ PLANDA İZLERİ VAR
Planla birlikte mahkemeye gönderilen üst yazıda, “Bayrampaşa Cezaevi’ne düzenlenen operasyona ait kamera görüntü ve kaydının bulunmadığı” bilgisi veriliyor. Fakat Tufan Planı’nda şu ifadeler yer alıyor: “Hukuki sorumluluk doğurmayacak şekilde operasyonun bütün safhalarını video kamera ve fotoğraf makinesi ile tespit ederek tedbirler alınacağı...”

Başka davadaki CD
Jandarma bir noktayı da unutuyor Jandarma Genel Komutanlığı, tutukluların sanık olarak yargılandığı Eyüp 3. Asliye’deki dava dosyasına 22 Mart 2007’de 15 dakikalık görüntü CD’si gön-dermişti. Eyüp’teki dosyada yer alan CD, operasyonun kaydedildiğini ortaya koydu.

GÖRÜŞME SÜRERKEN PLANLARI YAPMIŞLAR
Planın, Jandarma Genel Komutanlığı’nın 11 Ekim 2000’deki emri uyarınca 15 Aralık 2000 tarihinde hazırlandığı anlaşılıyor. Ölüm oruçları 20 Ekim 2000’de başlamış, Adalet Bakanlığı ile paralel çalışan arabulucu heyet ise 12 Aralık’ta tutuklularla görüşme masasına oturmuştu. Anlaşılan o ki, görüşmelerin üçüncü günü olan 15 Aralık’ta aslında müdahale planı da elde bekletiliyordu. Zaten dört gün sonra da müdahalede bulunuldu.

Karşı güç ve terörist
Planda 295 tutuklu ve hükümlü için ‘Karşı Güç’, destek alınacak birimler için ‘Dost Kuvvetler’ deniliyor. Ayrıca hakkında bir yargı kararı verilmemiş tutuklulardan ‘Teröristler’ diye bahsediliyor.

TV HELİKOPTERLERİNİN UÇUŞU ENGELLENECEK
Bayrampaşa Cezaevi’ne yapılacak opersayonun planında, operasyon öncesi yapılan istihbaratta cezaevinde 70 kadar tabanca ve el bombası bulunduğu öne sürülüyor. Aynı şekilde, ‘parçalar halinde LAW veya roketatara benzer silah ve patlayıcı maddeleri kadınlar koğuşuna sakladıkları’ iddia ediliyor. Oysa kadınlar koğuşunda ne LAW ne roketatar ne de el bombası çıktı. Cezaevi dışında alınacak önlemler de planlanmış. Buna göre, operasyon sırasında cezaevi dışında toplanacak kalabalık takip edilecek, şüpheliler gözaltına alınacak. Müdahale sırasında TV helikopterlerinin cezaevini üzerinde ve çevresinde uçuşuna izin verilmeyecek.

Hepimizi kullandılar
Eski milletvekili Mehmet Bekaroğlu ortaya çıkan planı şöyle değerlendirdi: Arabuluculuk görüşmelerinin bir aşamasında, “Bunlar bir şey yapmayacak. Bizi kullanıyorlar” demiştim. Görüşmeler yapılırken Başbakan Ecevit ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk bu işe inanıyordu. Devletin bazı görevlileri ise operasyon hazırlığı içindeydi. Hatta başka bir devlet mi var, diye düşündük. Aracılar, medyanın ilgisi... Bunları cezaevlerine nakil için bir araç olarak kullandılar. Devlet halka karşı psikolojik savaş yöntemi kullandı. Bizi de medyayı da kullandılar. Herkes kullanıldı. Asker, düşmanı yok etme üzerine eğitim alıyor, demiştik. Nitekim böyle yaptı. Halbuki onlar düşman değildi. Tutuklu ve hükümlüydüler. Bazılarının cezası kesinleşmemişti. Suç işlendi..
Kaynak: Radikal / İsmail Saymaz