Sonra onlar çılgınlık bitip sürü dağılınca, yapayalnız gecelerde
Durgun ve dilsiz, yastıklara çivili, bir mızıka sesiyle uyanmazlar mı
Asaf'ın ateşlere karşı çaldığı?..
Bir otel odasında gencecik çocuklar çırpındıkça bir yudum soluk için
Üzerine benzin döküp oynayanlar, onlar birgün öpmeye eğilince çocuklarını
Dudaklarında duman ve yanık et kokusu boğum boğum tıkamaz mı soluklarını?..
Sevgisiz bir Tanrının kinle büyüttüğü ölüme tapınan o siyah adamlar
Onlar birgün yağmurlardan sonra güneş salkım salkım dallarda yanarken
Rüzgârdan utanıp sudan korkmazlar mı?..
Ayrılık herkesin kapısını çalar birgün
Dağlar kararırken ya da günün eşiğinde
Onlar, saz kırıp şiir yakanlar içlerinde gezinen kederi bir türküyle
Bastırmak isterlerse derinden ve sessiz çalmazlar mı duvarlara kirli bedenlerini?..
Kimse temizim demesin, kimse
Bütün bir ülke odun taşıdı Behçet'in yangınına...
Onlar, secdesi küf kıblesi korku olanlar
Onlar birgün ölüm menevişlenince içlerinde
Tütmez mi kirpiklerinde "dumanı lekesiz biri"?..