Sayfalar

Amorti - Leman Julide K


Yılbaşı geceleri herkes eğlenip coşarken, ben nedense garip bir hüzne kapılırım. İnsanlar, henüz o hiç bilmediği yeni yılın gelişine mi, yoksa ”Aman şu yaşadığımız yıl sonunda bitti işte, kurtuluyoruz” diye mi, sevinir doğrusu pek anlayamam.
Burdan da anlayacağınız gibi, benim şu, 40 yılı aşkın ömrümde yeni yıl gecesi eğlendiğim pek görülmemiştir.O gece garip bir yalnızlığa gömülürüm nedense. Yalnız kalmak, yaşadığım onca yılı ve o yılların içinden geçip gidenleri yada gitmeyip bende kalanları; bazen bir özlem, bazen bir burukluk, bazen de gülümseyle ruhumdaki sararan sayfalarını çeviririm.Önüme açılan ilk sayfadan yüreğime savrulan genellikle; Anadolu’nun bir köyünde bir taş evin


sıcaklığıdır. O evin içindeki kömür sobasından duyulan ateşin çıtırtıları ve bir de, üzerindeki mandalina kabuklarından yayılan kokuya karışmış radyodaki bir nihavendin sesidir.Tombala ve babamın milli piyango biletleri dizilirler sonra ardından, o aynı sayfanın silik çizgilerine.Biletler diyorum çünkü, tüm kardeşlerim için birer bilet alınırdı o gece. Ama her nedense saat 12.00′den önce, hiç birimizin bundan haberi olmazdı. Ne zaman ki, radyoda nihavent susar ve yeni yıl mesajı okunur, işte o vakit her birimizin eline bir adet bilet tutuştururdu babam.
Altı çocuk büyütmenin sıkıntısını saklamaya çalıştığı gözlerindeki hüznün yerine kısa da olsa bir umut parıltısı yerleşir ve;
- Hadi bakalım hanginizin şansı daha fazla olacak bu yıl görelim, derdi. O an tüm sesler susar, hepimizde heyecanlı bir bekleyiş başlardı.Tabii bu mutluluk hayali sadece 10-15 dakika sürerdi. Milli piyango biletlerinin son iki rakkamından amorti tutturan, gececenin en şanslısı sayılırdı. Çocukluğumdaki bu oyunda hep kaybettiğim ve sonrasında çok üzüldüğüm için, yaşamım boyunca tek bilet dahi almayışım belki de sırf bu yüzdendir.Oysa en büyük şansın aslında, o zamanlarda yaşanılan anlar olduğunu hepimiz çok sonradan öğrenecektik.Kaygılarımız yoktu o vakitler, dünyada olup bitenlerden, savaşlardan, işsizlikten ve parasızlığı bilecek yaşta değildik.Her geçen yılın, yaşamı da, bizim yaşama bakışımızı da değiştireceğini nerden bilebilirdik.
Mandalina kokularını özlüyorum şimdi, babamın esmer ellerini, fırtınalı bir günde korkusuzca açıldığım denizleri ve aşkı ilk kez yaşarken çırpınışlarını, kalbimin.
Önce sen’le başlayıp ben’le bitmeyen, paylaşmanın gücüne inanan bir, BİZ..! 
…ve son iki harfi ”OL” ile biten, yüreği sevgi dolu insanların yaşadığı savaşsız bir dünya istiyorum artık.
Amortiye bile razıyım.