Sayfalar

Dersim,yas kervanı..Nurettin Aslan

38 xo vira mêke wayir vejiye!

Tüm mevsimleri severim. Her mevsimin kendisine özgü ayrı bir güzelligi vardır. Yaz mevsimi berekettir, Hazan mevsimi hüzün düşürsede yürege, eskiyi yok ederek yeniye yol açar, Kış kirliligi örterek bereket sularını biriktirir bağrında.Ben baharı bir başka severim.  Üreme ve doğumdur bir diğer adı. Toprağa, ağaca, kurda, kuşa yani canlı olana hayat verendir. Toprak kokusu, renge renk çiçekler ve göze yeşillik düşürür akar gider baktığın her yana. Doğa canlanır ayrı ayrı sesler gürültüye dönüşerek kulağa düşer.Mayıs'a, bu mevsimin Pir'i derim. Zalım Bahar' la birlikte Mayıs ayını hiç sevmez. Tabiatı gereği güzellige düşmandır.
Yok ettigi için, üreme ve doğum düşmandır...
Talan ettigi için doğaya düşmandır...
Öldürdügü için insana düşmandır..
1 Mayıs, emekçilerin bayramı kana bulanır...
4 Mayıs, Dersim'in fermanı çıkartılır...
6 Mayıs,  Deniz ile yoldaşları idam sehpasına gerilir...
17 Mayıs, Mazlum Doğan zulme karşı kendisini yakar...
18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya aylar süren işkenceler sonucu dirhem dirhem katledilir...Güzel Mayıs'ın adı kanlı Mayıs olarak zalim tarafından kirletilir.
4 MAYIS...Türkiye Büyük Milet Meclisi'nde Dersim'in fermanının verildigi karanlık bir tarihdir.
Gökyüzünü dolduran uçaklardır benim Jaru Diyar memleketimi karış karış bombalar.
Binlerce asker adım adım memleketimin toprağını potinleriyle döver.Kendisini korumak için mağaralara saklanan çocuk, kadın, erkek, yaşlı demeden atalarım gaz ile zehirleterek öldürülür.
Dersim'in büyükleri dar ağacında sallandırılır.
Genç kızlar, gelinler, kadınlar zalımın çirkinligine maruz kalmamak için, kendisini Munzur ırmağının sık suyuna bırakır.
Köy köy toplatılan çocuk, kadın, erkek ve yaşlı insanlar getirilip ya bir dağ başında yada bir vadinin derinliginde kurşuna dizildikten sonra yakılarak yok edilir..
Öldürülen Annesinin memesini emerek süt arayan ve yaşama tutunmaya çalışan bebeklerin hikayesi....
Öldürülen hamile kadının karnı deşilerek alınan çocuk ile top oynanır...
İblis türer, atalarımın başı kesilir para karşılığında...
Vagon vagon, doldurulan atalarımın bilinmezlige doğru yolculuğu....
Munzur ırmağının ceset dolusu ve kan akar...
Dağlar anahtarını kaybeder, bedbahtlık kol gezer, hayvanlar sahipleri için ağlar, toprak insana küser, Tanrı terk eder gider...
İkinci Kerbaladır yaşanan. Kızılbaşların fermanıdır olan.
Yine Bahar mevsimindeyiz. Mayıs'ın 4 üne günler kaldı. Dersim'liler gecikmişte olsalar kendi tertele günün ilan edişlerinin 5 ci yılı.
Acılar toplumları birleştirir. Kendi acılarında birleşemeyen toplumların hali yaman olur. Geçen sene acılardan birleşme yerine herkes kendisine göre parçalara böldü.
Ne diyeyim demek acıları dahi kendimize kurban ediyoruz. Kafamızı o acıya göre degil, acıyı kafamıza göre şekillendiriyoruz.
Bu yıl acılarımızda birleşelim derim. Bütün Dersimliler Festival de olduğu gibi yas günümüz 4 Mayıs da Dersim'e akmak zorundadılar. Zorundadırlar, çünkü atalarımız arkalarında kimseleri olmadığından kefensiz, duasız ve mezarsız gittiler.
Şimdi torunları olarak biz varız. O halde, atalarımızın anısına dua edip, Çıla (kandil, mum) yakıp, bir damla göz yaşı torağın tenine bırakmalıyız.
5  Mayıs da atalarımız Avrupada Almanya'nın Köln kentinde anılacak. Başta Dersimliler ve Aleviler  olmak üzere dostlarını yanlarına alarak Köln'e akmak zorundadırlar.
37-38 de atalarımızın çığlığını duyan olmadı ki... duyan olsaydı bugün yas günümüz olmayacaktı. 75 yıl sonra atalarımızın çığlığını duyurmak görevimiz degilmidir...
Ben bundan böyle Kerbela yası gibi, atalarımın yüzü hürmetine her 4 Mayıs da yemek yemiyecegim, su içmeyecegim kendimi dünyanın nimetlerinden men edecegim.
Atalarımızın anısına bir gün oruç tutacağım. Dersim'lilerede çağrımdır. Çünkü onlara aç ve sussuzdular öldürüldüklerinde.