Sayfalar

María Eva Duarte de Perón, namı değer ''EVİTA''


Eva Peron... Müthiş bir hikayedir.


“Benim için ağlama Arjantin
Gerçek şu ki seni hiç terk etmedim”


Bir sendika neferi, acımasız, fazlasıyla sert, inandığı her şeyi yapmaya kendini adayan; lakin halka yaptıkları ile karakteri çelişen bazen takdir edilecek, bazen de yerilecek bir kadın. “María Eva Duarte de Perón,” namı değer “Evita”
Eva, Arjantin’in Los Toldos kentinde gayri meşru bir ilişkinin sonuncunda hayata gözlerini açtı. Babasını yedi yaşında kaybeden Eva, gayrimeşru bir çocuk olmasından dolayı babasının cenazesine alınmadı. Kafasına koyduğu işleri yapacak kadar hırslı ve ihtiraslı olan Eva, on dört yaşında aktris olabilmek adına Arjantin’in başkentine uzanan bir yolcuğa çıkacaktı. Evini terk ederken söylemiş olduğu söz, nasıl bir karaktere sahip olduğunun göstergesiydi aslında: “Kuşlar gibi özgür olmak, kendi ayaklarımın üstünde durabilmek istedim.” Başarı için önünde birçok engel vardı. Parası yoktu ve cepleri boştu. Babası yoktu, parlak ışıklar yoktu. Yaşı 15 olmuştu ama daha hiç bir yere gitmemişti. Ta ki Buenos Aires’te bir tango şarkıcısı “Agustin Magaldi” tarafından keşfedilene kadar.
Zengin ve ünlü olmayı kafasına koyan Eva, Magaldi’nin tüm söylemlerini reddediyordu. Hedefine ulaşmak için Magaldi’yi bir basamak olarak kullanmaktan çekinmiyordu. “Eva şehirden kendini koru, açtır ve soğuktur. Kontrol edilemez ve çılgındır, aptallar sürüklenip giderler. Bunu başaramayanlar, oraya giderek hata edenler, değişirler ve kendilerini kaybederler.” Magaldi, Eva’ya bu şekilde tavsiyelerde bulunurken, Eva yaydan çıkmış bir okun hedefine ulaşmasındaki kararlığını sergileyen sözlerini sarf ediyordu: “Kötü benim için iyidir, çok sıkıldım. Temizim ve kimse beni umursamıyor. Kolay biri oldum. Saygı duyulayım istiyorum. Kuşlar buradan uçup gidiyorlar, ben neden gidemiyorum? Zengin bir topluluk, sosyete istiyorum. Buenos Aires’in bir parçası olmak istiyorum.” Karalıydı ve kafasına koymuştu bir kere…


Çeşitli radyolarda çalıştı ve çektirdiği fotoğraflarla dergilerde yer almaya başladı. Herkes Eva’nın partneri olmaya çalışıyordu, gittiği her eğlence mekânının gözdesi konumundaydı. İhtiraslıydı ve külkedisinden sonra toplum basamakları en hızlı tırmanan kadın oluyordu.


1943 Haziranında bir darbe olmuştu, arkasında adı GOU olan bir çete vardı. Seçimlere gerek duymayan bir topluluk, silahların ucunda yaşayan bir parti kurmuşlardı. Demokrasi öldükten sonra tanklar ve kurşunlar hüküm sürdü… Ve bir adam ortaya çıkıyordu, “Albay Juan Peron”.
San Juan kasabasında olan deprem Juan Peron için bulunmaz bir fırsat olmuş, halkın güvenini elde edebilmek ve yaralarını sarabilmek adına bir konser tertiplemişti. İşte o akşam Eva ile Juan ilk kez karşılaşacak ve Eva hareketleri ve tiyatro oyunculuğuyla kazandığı rol kabiliyeti ile Juan’ı büyülemeyi başaracaktı. Eva, Juan ile birlikte olmaya başlamıştı ve her konuda Juan’ın fikirlerinin ardındaki isim olabilmeyi başarıyordu. Albay Juan siyasete adımını Çalışma Bakanı olarak attı. 1944 yılında tutuklana Juan, Eva’nın işçi sendikalarıyla başlattığı grevler sonucunda hapisten çıkacaktı. Belki de Eva’nın hapisteyken söylediği söz ileride elde edecekleri bir hayalin sonucunu gösteriyordu: “Ülkeyi elde edeceğiz”. Juan, “Emekçi babası” olarak adlandırılmaya başlayacak ve tüm Arjantin’in sevgisini kazanmayı başaracaktı. İlerleyen günlerde Eva ile Juan AŞK ve iş birlikteliklerini resmileştirecek ve Juan’ın Arjantin başkanlığı yolundaki propagandaları yönetmeye başlayacaklardı.
Juan Peron 1946 yılında Arjantin başbakanı oldu. Halka yaptığı ilk konuşma da halkın nabzını iyi tutmuş ve dünya devletlerine de gözdağı vermekten kaçınmamıştı: “Artık hepimiz işçiyiz. Ortak düşmanlarımızın karşısında duracağız. Fakirlik, sosyal eşitsizlik… Endüstrilerimize yapılan yurt dışı müdahaleler bitecek. Ortak amaçlarımızı yakalamalıyız, özgürlüğümüzü, benliğimizi ve gururumuzu. Dünyaya bu mükemmel ülkenin uyanmaya başladığını gösterelim. Ve tüm kalplerin Juan Peron ve karısı için çarptığını söyleyelim.” Yine sahnedeydi Eva, arzuladığı konumdaydı ve heyecanlıydı. Artık o bir sosyete, o bir başkan eşiydi, o Arjantin’in sevgili, ruhani lideriydi. İlginç olan durum, bu kadar düşük seviyeden gelen bir kadın nasıl takdire şayan olabiliyordu? Halk sınıf farklılığını bu şekilde mi ortadan kaldırmıştı acaba? Halk onu seviyordu ve o bundan haz alıyordu.
Eva, Peron olduktan sonra, Peron olmadan önceki yaşamında basamakları beraber çıkarken sorun yaşadığı kişilere karşı acımasız olmaktan kendini alamadı. Aktif olarak siyasetin içinde olamayan Eva, İşçi sendikalarının örgütlenmesinde önemli rol oynadı. Aynı zamanda Arjantin de 1947 yılında kadınların oy verme hakkını elde etmelerini sağladı. Eva’nın bu hızlı yaşamına bedeni ayak uydurmakta zorluk çekiyordu. 1951 yılında bir ameliyat geçirdi. Halka apandist ameliyatı olarak söylenen ameliyat, aslında Rahim kanseri teşhisi koyulan bir operasyon olarak tarihteki yerini alacaktı. Aşırı yorgunluk ve halsizlik Eva’yı destek almadan ayakta duramayacak hale getirmişti. Ve Eva, yani namı değer “Evita” 26 Temmuz 1952’de 33 yaşında hayata, çok sevdiği Arjantin halkına veda etti. Cenazesi halkın görebilmesi için mumyalanarak bir cam fanusun içine konuldu. Halk ruhani liderini bu şekilde uğurluyordu. Eva’nın cenazesi 16 yıl boyunca ortadan kayboldu. Kocası Juan Peron’un 1974 yılında ölümünden sonra Eva’nın cenazesi İspanya’dan Arjantin’e getirilerek Buenos Aires'teki aile mezarlığına defnedildi. Yıllar sonra Arjantin halkı ruhani lideri için “Evita Müzikali”ni düzenledi ve hep bir ağızdan Ona seslendi.


Fatih Mehmet Mirza